Elif Şafak'ınki gibi kısa ve öz olacak başlığım. Aşk.. İlk defa yazımı bitirmeden yazdım başlığımı. Çünkü ilk defa yazacaklarımın sonunu kestirebiliyorum.
Dün bitirdim Aşk'ı. Sonunda. Herkes çok yazdı çizdi hakkında. Çoğu da güzel şeylerdi, eleştirenler azınlıktı.
Açık söyliyim ben hiç yorum okumadım Aşk hakkında. Hemen çevirdim sayfayı. Sanırım etkilenmek istemediğimden. Her ne kadar ben objektif olurum desem de olamayacağımı bildiğimden. Kendime yalan söyleyemediğimden.
Elif Şafak'ın daha önce bi kitabını okumadım açık söyliyim. Baba ve Piç aylarca elimde dolandı durdu. Ama hiç açılmadı kapağı. Son 3-4 senedir kitap okuma alışkanlığım düşüşte olduğundan tabi. Yoksa O'nunla bi ilgisi yok. Uzun zamandır başladığım biçok şeyi bitiremediğimden.
Bu yaz başı koydum kafama. Aşk'ı okuyacaktım. Nereye baksam onu görüyordum zaten. Kitapevi vitrinleri, kafede masa üstünde, sahilde güneşlenen bi kadının elinde, otobüste uyuyakalmış bi gencin kucağında..
Belki de bu yüzden olacak ki erteledim okumayı. Başladım başladım bitiremedim. Araya başka kitaplar soktum ama hiçbirini bitiremedim. Hep çantamda taşıdım ama sayfaları ilerletemedim.
Bir gün çok sevdiğim bi köşe yazarını okurken onun da aynı benim gibi olduğunu gördüm. İsmini de veriyim Yonca Tokbaş. O da itiraf ediyordu yarım bırakmalarını ve Aşk'ı okuyamamasına ne kadar üzüldüğünü. O gün cesaretlenip önce O'na mail attım sonra da başucumda duran kitabın sayfalarını çevirmeye başladım. 100 sayfayı okumuştum bi çırpıda.
Sonra her başladığım işe yaptığım gibi onu da ertelemeye başladım. Hep bir bahane bulundu devam etmemek için. Ana nedenini bilemedim içimde hiç, belki yüzleşmek istemedim bilmiyorum.
Sonunda kararlar verdim hayatımda. Başladığım şeyleri bitirecektim. Üst listeye de Aşk'ı koydum. Oturdum ve 3 günde bitirdim.
Şu an çok huzurluyum. Öncelikle bitirdiğim için. Ruhumu açtı benim, kendimi dinlememi sağladı, kalbimi arındırdı, daha bi özgür kıldı, bişeylere daha sıkı sarılmamı sağladı, yarını çok düşünmem gerektiğini anlattı, yeniden okuma, hep okuma isteği uyandırdı.
Ama aslolan Aşk'tır ya, daha çok ondan bu huzurum.
Aşk nedir diye sorardım ya ben. Hatta burdaki yazılarımın da bi kısmını içerirdi bu. Artık biliyorum neymiş:
Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk milad demektir. Şayet 'aşktan önce' ve 'aşktan sonra' aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir!
Rumi'nin bir şiiriyle olucak bu yazımın vedası:
Beri gel, daha beri, daha beri,
Bu hır gür, bu savaş nereye kadar?
Sen bensin, ben senim işte...
Ne diye bu direnme?
Topumuz bir tek inciyiz,
Başımız da tek, aklımız da tek.