Pazar, Haziran 12, 2011

hakkinda herseyi duymak istiyorum

Gunume enerji katti yine Nil. Ne zaman bi yazisini okusam, ne zaman bi sarkisini duysam 'Oha beni annatiyor nan' diye kendimi guya ozel hissettigim, sanki her 10 kadindan en az 7si benim gibi hissetmiyormus gibi 'Nil'le tanissam var yaaaa' ile baslayan hayaller kuran klise birine donusuyorum.

Yeni single ini da ayni duygularla dinledim.

UYARI : Burdan itibaren kimine gore iyyyyykk, kimine gore vicik vicik, kime gore ay ne datlu, kime gore cok romantik, sevgilisini anlatan bi kizin dramini okuyacaksiniz... Sayfanin altindaki playlisti acarak okumaniz gerekmektedir...

Hakkinda herseyi duymak istiyorum. Yatiriyim kucagima  ben tv izlerken o sanki ben duymuyormuscasina doksun icindekileri. Hayatim sanki ondan once yokmus ben onunla dogmusum gibi hissediyorum.

Ben O'nunlayken :
Onunla her havaalani karsilasmamizda 'gumgum gumgum atma kalbim, atma soyle, duyulur disardan';
hirsli kavgalarimizda 'cikcikcikcik deme oyle, onu soyleme, kork cevabimdan';
parkta cimlerde basim omzunda kitap okurken 'mhhhhmmhhhh kokma soyle, kokma boyle, cik ruzgarimdan';
gozumu actigimda bana bakan gozlerini gordugumde 'dur dur dur dur dur bakma oyle, yapma boyle, cik damarimdan'
kalbini cok kirdiysam her saniye arayip 'yok yok yok yok yapma boyle, gitmem yanindan'
demek istiyorum.

Sinava calisirken kutuphanede, tahtaya kalmis 50 kisiye sunum yaparken, parkta yayilmis kitapta kaldigim yerin kosesini kivirirken, bi arkadasimin terasinda salincakta usuyup uzerime ince bi sal orterken, aksamlari puzzle in en can alici parcasini yerlestirirken, saatlerin nasi akip gectigini anlamadigim alisveris seruvenlerimin sonunda cok acildigimi fark edip cocuk gibi utanctan kizardigimda, yolda yururken gunun ilk yagmur damlasinin yere dusmus izini gordugumde, arkadaslarimla bir kafede kahkahalarla gulerken, herseyim belirsiz nooolucam ben diye umutsuzluga kapilmisken, tum gun inanilmaz yorulup yataga ilk uzandigimda uykuya dalmadan, zamana karsi yaristigim sinavlarda, evde yalniz muzigin sesini acip bagira bagira sarki soyleyip dans ederken, gergin oldugumda farkinda olmadan ayak bas parmagimi hareket ettirirken aklimda hep yine gormek, yine opmek, yine sarilmak, yine koklamak, yine yine yine..

Bu ask degil de nedir ?

Pazartesi, Nisan 11, 2011

Kaygilar, Korkular, Sikintilar

Iste yine geldim. Kendimi en guzel hissettigim yerdeyim, en herseyi basarabilir miyim celiskili, cok mutluyum hallerinin sik yasandigi. Sevgilimin omzunda basim, avcunun icinde elim, dizinin yaninda dizim var. Hayat onun yaninda hem cok karisik hem cok guvenli. Ama bazen o herseyi basarabilir de ben de ondan az kalmamaliyim ruh halinin hakim oldugu bir hayat. Neyse bunu baska zaman anlatirim.

Londraya gelmeden sarar beni bir gerginlik. Depresyon halleri adim adim gozlenir. Ama enteresan bi depresyon bu. Hem neseli, surekli gulumser ifadeli ama surekli uykusu gelen, havaalaninda basina gelecekleri dusunmekten kacmak icin. Bunun icin haftasonu sanirim sadece 4-5 saat uyanik kaldim. Uyanik kaldigim zamanlarda da dusuncelerimi kovusturmak icin ya surukleyici bir film izledim ya da kitap okudum.

Ingilizce bana hala yabanci oldugundandir bu tedirginlik. Londra ucagina bininceye kadar gidecekmiyim diye gerilir bu beden. ucaga bindigimde ise aman hostes bana o muthis ingiliz aksaniyla bisey ikram etmesin diye uyuklama, kafasini kitabindan kaldirmama haliyle devam eder. Pencereden disari bakarim yemyesil piril piril gokyuzu, ama pesimist gunumdeyim ya deniz bile guzel gorunmez gozume. Istanbul der pit diye hizlanir kalbim. Buranin denizi de avrupa insani gibi sakin. Sanki uzeri beyaz benekli mavi hali sermissin gibi durgun. Uzerine de oyuncak gemiler koymussun gibi yapmacik. Ama hakkini yememeliyim yemyesil bir ulke burasi. Hani diger ulkelere giderken(gerci tum dunyayi gezmedim ama) duz araziler gorursun ya kahverengi ve yesil tonlu, ama surulmus araziler uzerinde 1 tane bile agac olmayan. Iste burda oyle arazi bulmak zor. ortasinde 1 tane agac olan yine de agac var dedirten araziler gordum. Ama bu yemyesil manzaraya bakarken bile ucak yere biraz daha yaklastikca surekli beni uyaran korkum yanibasimdan hic kalkmadi: Acaba bu kadar yuksekten dussek olur muyuz ?

Tam "oh be!" sonunda indik derken gunlerdir beni uykulardan uykulara tasiyan asil korkuyla yuzlesiyorum. Mulakat gibi tum mimiklerimi geren pasaport kontrolu. Bu pasaport kontrolu diger avrupa ulkelerine benzemez. Senle ilgili tuvalete gunde ne siklikla cikarsinizvari sorularla yuzlesirsiniz bu kontrolde. Gorevlisine gore sorular gittikce kisisellesebilir. Ingilizceye ne kadar yabanci oldugumla ve daha kac firin ekmek yemek gerektiyle, coook eksigim anne coook diye icimdeki cocugu avaz avaz bagirttigim anla yuzlesirim o an. Iste yine bi gorevlinin karsisindayim. Inceliyorum sira bana gelmeden once uzaktan, acaba cok mu soru soracak? Neyse sen sakin ol ne bu gerginlik, sakin titreyim deme mahvederim seni. Ingilizceden ne kadar cekindigim ilk kelimeden belli: Bogaz temizlenmeden once cikan ciliz Hello. Bu sefer gorevli 3-5 formalite sorusuyla basiyor pasaportuma damgayi, ozgurum! Trene binip eli cicekli sevgilime kavusuyorum. Ama aklim soru isaretli, nasi gececek bu Londra tatili ? Iyi calisabilecek miyim, iste ana kaygim bu. Ama geldim ya bu sehre, kavustum ya sevdigime, icimde derin bir huzur. Oturdum bir restorana sarabimi yudumlarken sevgilimin is cikisini bekliyorum. Ama o soru isareti aklimdan hic gitmiyor. Ilerleyen gunlerde gorucez bakalim, bana bol sans o zaman.

Salı, Ocak 04, 2011

Bir gelmis Bir gitmis

31 Aralikta yeni yila saatler kala ben hala yatagimdan cikmamisken, belki cikamamisken, belki de bugun noolur ben uyuyim bi an once 1 ocak olsun diye dusuncemden yataga cakilip kalmisken 2010da neler yasadigimi dusundum. Icimde derin bir yoklama cektim.

Neler getirdi 2010, neler goturdu, ben nelerden vazgectim, neler benden vazgecti, ruh halimde ne gibi donusumler yasandi, hayat bana ne gibi kaziklari atti, yasamak istemedigim ne gibi seyler yasadim, bu yil beni neler heyecanlandirdi, korkudan zangir zangir titredim mi hic, ya da hickirmaktan; elim ayagim buz kesmis mi heyecandan, bu sene eskisine gore daha mi cok merak etmisim kendimi, yoksa iyice vaz mi gecmisim sorgulamaktan beni; kahkahalarla gulebilmis miyim bu sene yeterince; daha dik durabiliyor muyum hayata karsi; hedeflerim ne kadar degisti ve onlari ne kadar uygulayabildim; ne kadar sert basabildim su yeryuzune; insanlari kirmamak adina kendimden ne kadar odun verdim, ne kadar bencil davranabildim yer yer narsist?...

Bunlarin hepsini dusunurken kendimi iyice karisti kafam. Hic birine net bir cevap bulamamaktan, kafamda o uzun zamandir hic gitmeyen sisten dolayi.

Boylece yariladik gunu, kalktik yatagimizdan. Aileden birinci derece yakinlar arandi, iyi, mutlu olduguma dair herkes ikna edildi. Cunku herkes ortak bir sorunda toplanmisti: bu geceyi neden yalniz basima evde geciriyordum? Depresyonde miydim yoksa? Biseye cok mu uzulmustum?

Bunun cevabi tabiki 1 cumle degil.Yillardir yilbasini beraber kutlayalim dedigim cok sevdigim arkadasimla olmanin verdigi heyecanla bir cirpida aldigim bileti son anda gelen yikici aile darbesiyle yaktigimdan; varan 1. Ki galiba bu en agiriydi. Sevdigimin yanimda olmayisi;varan 2; ki buna yine 1 aydan uzun suredir kendimi hazirlamistim. Hayatimda bi suredir istedigim gibi gitmeyen seyler olusu; varan 3; ki bu da en yorucu olan sebepti.

A dostlar! Bu yila yapayalniz bilgisayarimin karsisinda NTV nostaljik duetleri izleyerek girdim. Daha kotu yilbaslarim oldu demeyi o kadar isterdim ki.

Tek avuntum seneye bunun acisini cikarmaktaki kararliligim..

Saglikli, huzurlu yillaar

Ruhum işte bu benim kuralım dedi

'Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?'' diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli

Ruhum bu hikayeyi çok beğendi

Bir abdal bir şehre gelmiş. Buranın halkı yabancılara hiç güvenmezmiş. ' Defol !' diye bağırmışlar dervişe. ' Hiçbirimiz seni tanımıyoruz!'
Derviş sükunetle cevap vermiş. ' Ben kendimi tanıyorum ya, önemli olan o. İnan olsun, şayet öbür türlü olsaydı, yani siz beni bilseydiniz ama ben kendmi bilmeseydim, çok daha fena olurdu.'

Ruhuma göre aşk..

  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir
  • madden yaninda olmasa da, manen yaninda oldugunu hissettirmesidir
  • bitince selaleden baktiginda sonunu goremedigin bi yukseklik, yuzune carpan sudur
  • sarilmanin en anlamli oldugu andir
  • koynunda uyutmaktir
  • hayatı kolayca zorlaştırmaktır
  • canını acıtacak bişeyler bulabilmektir
  • saatlerce ağlamaktır
  • sabaha kadar gözünü kırpmadan tek bi noktaya bakmaktır
  • 'O'nunla hayallerinin ortak olmama ihtimalinden korkmaktır
  • elinde olmadan söylediği her kelimeyi hafızana kazımaktır
  • bazen kendine inanamamaktır
  • sonsuz mutluluk ve huzur hissidir
  • biçok şey olumsuz gitse bile O'nun hayatımda olduğunu hissetmenin herşeyi bi anda olumlu göstermesidir
  • hergün yeni bi 'sen'e uyanmaktır
  • farkında olmadan gelecek planlarını ona göre hazırlamaktır
  • hiç düşünmeden onunla herşeyi yapabilecek gücü kendinde bulmaktır
  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir