Pazartesi, Eylül 27, 2010

Sersem tavuk ?

evet o benim !

zaman zaman.. ama özellikle bugün !

nallahım meğer bişeyi kendi çabanla öğrenmek ne zormuş !

okulumun 7 yıllık eğitim sürecinde bize almanca dışında tek kelime bile öğretmemesine mi yanıyım, yoksa 5 senedir bir gün mutlaka ihtiyacım olacağını bile bile herhangi bi kursa gitmememe mi ? bunun yanında bir de almanca belam vardı bir zamanlar onu da unutmamalıyım elbet.

okul hayatım boyunca neden bugüne kadar herhangi bir derse bilerek başlayamıyorum ?!

bu öğrencilik hayatında sadece benim başıma gelen bişey mi, yoksa aslında okurken herkes bu dertten müzdarip mi acep ?

zaten yeteri kadar zorlayan derslerimin yanına ingilizce derslerim eklenmeseydi ne olurdu ?

hayat çoğu zaman bana mı zor ? yoksa aslında herkes dertli mi ?

yoksa ben çok mu pinpirik bi insanım ya da sorunlu belki biraz da panik ?!?

herşeyin başı aslında disiplinli çalışmadan geçiyor tabii, yok öyle armut piş ağzıma düş ırmak hanım !!

vay efendim ben bi kere okuyım bilgiler kafama giriversin. hiç kelime ezberlememe gerek kalmasın. yok efendim 1 saatte bi kitabı yarılayıveriyim falan... sen dalga mı geçiyorsun ?!

evet yine bi yazıya başladım ve yine yüzleştim kendimle. huff sanırım tembel bi öğrenciyim ben. ya da tembel olmaya eğimli.

ya da yaşadığım zorlukların içinde bi kolaylık bekleyen bir zavallı ? çok drama bağladım di mi yine : )

umarım bir gün disiplinli kendine güvenen tek başına ayakları üzerinde durabilen bi insan olmayı başarıcam. sübaneke dinimiz amin

Cumartesi, Eylül 25, 2010

soru

şu hayata dair ayırdığım düşünme payını biraz da derse yoğunlaşarak geçirseydim :

şu anda tıp fakultesi son senemde
gayet başarılı
almancasını oldukça ilerletmiş
buna bi de ingilizceyi katmış
sosyal etkinliklerinden de kalmayan
geniş bi arkadaş çevresine sahip

bi insan olur muydum ?
Güneşim ayım sana ışık olsun

Sıcak kumum yoluna acık olsun

Okşarım tenini rüzgarlarımla

Susuz kaldı sularım dudaklarına

Ah o gözlerin

Arasin beni ,izlesin ,peşime düşsün

Ah o dudakların

Gelsin, bulsun,tatsın ve öpsün beni


Al bulutlarım sana yatak olsun

Yumuşacık sessizce üstünü örtsün

Ateşim aşkına kıvılcım olsun

Sonsuz yansın yüreğinde hayata doysun

Pazartesi, Eylül 20, 2010

imdat !

insan bazen dinlenmek istiyor ya, uzaklaşayım, bambaşka biyerde soluklanayım, oraya özgü şeyleri tadayım, hiçbişey düşünmeden sadece uzaklara dalayım ve kitap okuyayım..

ben bu isteğe çok nadir giren ama çoğu zaman kendimi dinlenir bi modda bulan ve uzun süre de bu moddan çıkamayan saçma sapan bi insan olabiliyorum bazen!

bu yaz da sanırım yaptığım buydu!

insan neden görüştüğü pek fazla arkadaşı orada olmamasına rağmen ( hatta görüştüğü bir avuç arkadaşlarıyla bile çoğu zaman görüşmemesine) neden ısrarla 2 ay boyunca(son uzun tatili bu olmasına rağmen) fethiyede kalsın ? üstelik 1 sene boyunca ailesini görmemişken ve ailesi bu 2 ayın büyük bi kısmında izmirdeyken.

ben bile bazen kendimi çözemiyorken ( belki de kendimi kendime itiraf edemiyorken ) insanlar beni nasıl çözsün ( ya da çözmek istesin ) ?!

işin asıl garip kısmı da sıkılmadım. yalnız kaldım kocaman evde, yalnız uyudum. bol bol kendimi dinledim mi, sanırım dinledim ama bilmediğim çok bişey söylemedim. sadece gördüm ki gururlanır oldum eskiye nazaran,ama çok daha yerer de oldum. hiç okumadığım kadar kitap okudum. sorumluluğumu yitirmedim dersime çalıştım. her sabah yüzdüm, zaman zaman önce koşup sonra yüzdüm. hatta tenise geri döndüm. bol bol oynadım.

bu yaz en sakin ama sanırım en aktif yazımdı. ama bana yine yetmedi 'ben'. yine tatmin olamadım kendimle. yaptıklarım yine az göründü gözüme.

şimdi viyanada kütüphaneme geri döndüm. notlarım iyi olmasına rağmen yine yetmiyor çalışmam kendime.

insan sorumluluk aldıkça daha sorumlu hissediyor kendini. bu sorumluluk hissi de bu noktaya taşıyor olsa gerek hayatı.

şimdi şu yazdığım bile ne kadar boş ama benim için bi o kadar dolu. ama bu düşüncelerimden size ne ki ?

bi süre yüzleşme süresi, benden yazıda uyum beklemeyin. e dün ne diyordu bugünkü bu ruh hali ne alaka demeyin.

siz hep sevgiyle kalın

Cumartesi, Eylül 18, 2010

ağlıyor

yakarıyor kendine, yüzleş içindekilerle diye.

zaman duyguları bi kenara bırakma zamanı.

bazen anna wintour olmak istiyorum.

gerçekleri görmekten niye kaçıyorum bu kadar ?

öfkeme mi yenik düşünüyorum yoksa üzüntüme mi ?

şu hayatta en zor şey insanın kendiyle konuşması

en kolay şey kendini bu kadar iyi tanımana rağmen kandırabilmek

büyü artık diye haykırmak istiyorum bazen

büyü artık ağlama !

Yeniye Dönüş

Bazen içinizde küçük bi çocukla karşılaşıyor musunuz ?

Minik elli, masumca size dogru cevrilmis gozleri.

Urkmus nedense, bugune kadar neler gormusse sizinle beraber.

Ama buyumemek icin israrli, yasamis ama korkmus, pısmıs bi cocuk olarak kalmayi surdurmus icinizde.

Bu yuzden hic olgun davranamiyor. Yasadiklarinizdan cikardigi tek ders herseye bi adim geri durmak. Gerekirse hic biseye bulasmamak, kimseyle konusmamak, hicbir seye dahil olmamak.

Sokaga dahi cikmak istemiyor bu cocuk bazen. Sanki tutup kacirivericekler adim atarsa, hirpaliycaklar sanki, alay edicekler belki diye.

O kadar zavalli ki tanimadigi insanlarin yaninda suskun. Sanki tek kelime ederse gulecek herkes ona.

O kadar zavalli ki daha once hic gitmedigi bi yerde cok yabanci hisli. Sanki bi soz soylese herkes anlayacak ve yadirgiycak onu, reddedecek.

O kadar zavalli ki bazen sevilmemekten, onemsenmemekten, saygi duyulmamaktan oyle korkuyor ki.

Bazen icinizde boyle bi cocukla karsilasiyor musunuz?

Ruhum işte bu benim kuralım dedi

'Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?'' diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli

Ruhum bu hikayeyi çok beğendi

Bir abdal bir şehre gelmiş. Buranın halkı yabancılara hiç güvenmezmiş. ' Defol !' diye bağırmışlar dervişe. ' Hiçbirimiz seni tanımıyoruz!'
Derviş sükunetle cevap vermiş. ' Ben kendimi tanıyorum ya, önemli olan o. İnan olsun, şayet öbür türlü olsaydı, yani siz beni bilseydiniz ama ben kendmi bilmeseydim, çok daha fena olurdu.'

Ruhuma göre aşk..

  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir
  • madden yaninda olmasa da, manen yaninda oldugunu hissettirmesidir
  • bitince selaleden baktiginda sonunu goremedigin bi yukseklik, yuzune carpan sudur
  • sarilmanin en anlamli oldugu andir
  • koynunda uyutmaktir
  • hayatı kolayca zorlaştırmaktır
  • canını acıtacak bişeyler bulabilmektir
  • saatlerce ağlamaktır
  • sabaha kadar gözünü kırpmadan tek bi noktaya bakmaktır
  • 'O'nunla hayallerinin ortak olmama ihtimalinden korkmaktır
  • elinde olmadan söylediği her kelimeyi hafızana kazımaktır
  • bazen kendine inanamamaktır
  • sonsuz mutluluk ve huzur hissidir
  • biçok şey olumsuz gitse bile O'nun hayatımda olduğunu hissetmenin herşeyi bi anda olumlu göstermesidir
  • hergün yeni bi 'sen'e uyanmaktır
  • farkında olmadan gelecek planlarını ona göre hazırlamaktır
  • hiç düşünmeden onunla herşeyi yapabilecek gücü kendinde bulmaktır
  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir