Cumartesi, Ekim 24, 2009

Filmlerden Seçmeler

Hiç sizin de başınıza geldi mi ; bi anda sanki vahiy inmiş gibi benim şu filmi izlemem gerek dediğiniz. Sanki her filmin bi vadesi varmış da bugün o film dolmuş gibi.

Sizin başınıza gelmediyse ben söyleyeyim. Benim başıma geldi! Bazen sık sık gelir, bazen bi süre hiç uğramaz, arada naniiik yapar, bazense bi gün içinde bikaç kere gelir. Cebrail'in 'Oku' dediği gibi benim meleğim de bana 'İzle' der adeta.

Bazı filmler vardır. Sanki vadesizdir. Bir kere izler, unutuuur gidersin. Bi yerde dvdsini gördüğünde veya bi kanalda denk geldiğinde: Aa evet bunu izlemiştim, dersin. Ama ruhunda kalmış bi iz yoktur. Bi daha izleme hevesim hele hiç yoktur.

Bazıları vardır ki bi kere izlemekle yetinemezsin 1 saat, 1 gün, 1 hafta sonra tekrar izleyesin; tvde tekrarını görünce kanal değiştiremeyesin gelir (de gidi Digitürk deee). Dvdsini gördüğünde elin sürekli kapağına doğru gider, gelir. Ne gerek var canım izledim ben bunu, şimdi alıcam sonra diğerlerinin yanında süs görevi görmeye gidicek, dersin ruhuna, dinletemezsin. Küçük bir çocuk gibi içinde mızırdanır durur: İstiyorum yaaa , izliycem söz söz söööözzz.

Sanki o dvdyi alınca dünyalar benim olur. Sanki bulutların üstüne havalanırım o gün. Zıp zıp zıplar, kahkahalar atarım olur olmadık. Ey ruh sen nelere kadirsin! Alınınca da sanki hevesim kaçar. 1 kere daha sırf iç huzurum rahat etsin diye izlerim, sonra da hep ne zaman kapağıyla göz göze gelsem bi bahane bulurum: Şimdi işim var ; kitap okurum aynı filmi izleyeceğime; onun yerine şu film yeni onu izliyeyim; dışarı çıkıcam şimdi evde kalmayayım boşver...

O dvdnin orda durması bi yandan mutlu eder beni. Sanki eksik bi parçammış da o gelince yerine koyulmuş gibi olur. Her eksik parçanın eklenmesi gibi daha da tamamlar, daha da rahatlatır.

Tabi aslında hepimiz biliyoruz o filmleri neden sevdiğimi, sevdiğimizi. Hepimiz bi parça buluruz kendimizden. Ordaki bir yada bikaç karakterin yerine koyarız kendimizi. Onların verdiği sert bir tepki öfkelendirir bizi de ya da şevkati rahatlatır, sevgisi ruhumuzu okşar, saygısı gururumuzu.

Çoğu insan aşk filmlerini sever. Hatta daha çok romantik komedileri. Ben pek anlamam neden sevilir bu kadar. Belki aşık olmadığımdan. Onların o aşk uğruna savruluşları bana çok yapmacık gelir. Hele ki kurdukları duygu dolu anlamsız sözler; hele hele o espriler..

Komedi olmalarındadır belki de sorun. Aşk nedense hep can acıtmalıymış gibi gelir bana. O yüzden acılı aşk filmlerine bağlanırım ben. Onlar derinden etkiler beni işte. Hele sonunda bi de kavuşamasınlar. Oh demeyin ruhuma. Bakınız da nası burkulur içi, yanaklarından süzülür yaşlar, içli içli çeker burnunu. Romantik komediye ben dönüşürüm o an: Pijamalı saçını gelişigüzel topuz yapmış bi kız tv karşısında elinde bi tomar peçeteye sesli sesli sümkürüyor.

Asıl fantastik kurgulardır benim olayım. İyice uzak olsun dünyadan. Bambaşka bi gezegene, boyuta, zamana taşısın beni. Unutayum kendimi. O evrende soluk bulayım. Mesela Yüzüklerin efendisi! Ne kadar çok karakter olmuştum onu izlerken. Türkiye'de gösterime girdiği gün aldım soluğu sinemada her 3ünde de. Kitapları çoktan hatim edilmişti. Ama görsellik her zaman daha çok etkilerdi beni. Kah Gandalf oldum, kah Gollum, kah Frodo, kah Aragon.. Hatta bazen bin yıllık ağaç da mı olsam dedim ama sonra bulamadım kendimden bişey. Belki o kadar yaşlı olmak istemediğimden. Şu hayata sadece uğrayıp gitmek istediğimden..

Mesela Harry Potter vardır. Duyanların suratında alaylı bi gülümseme belirir. Çocuk kitabı o yahuu!! Ama hepimizin içinde zaten büyümeyen bi çocuk yok mudur ki ? Peki neden çocuk kitabı sizce? Çünkü gerçek dışı şeyler var dimi ! Peki o zaman itiraf ediyorum: Ben hayal kuruyorum, hem de her dakika. O zaman ben size göre hala büyüyememiş biri miyim, peki öyle olsun.

Ah o Harry Potter yok mudur. Beni alıııır, bilmediğim bi hayata götürür. Öyle bi hayat ki insanlar şekil değiştirebilir. Mesela bi çanta, anahtar, at.. Ya da biçim değiştirebilir. Mesela ben sen olabilirim ey okur. Korkma ama sadece görüntü olarak. Tabi bunların zorlu aşamaları vardır. Mesela 1 ay beklemem gerek benim senin gibi görünmem için. Bi karışım yapıcam 1 ay sonra senden aldığım bi tutam saçı atıcam falan filan. Sonra büyü de yapabilirim ben onların yanında. Karanlıkta ışık yakabilirim, kapıları kilitleyebilirim. Sporları bile farklıdır onların. Futbola da benzer beyzbola da. Ama uçarak oynarsın. Bir değil bir sürü top vardır oyunda ve bir sürü kale. Dersleri bile farklıdır onların biliyor musun? Bitki bilimi vardır mesela. Eeee ne var bunda bizde de var deme! Onların bitkilerini hiç görmedin ki sen hayatında. Mesela bi bitki vardır. Kökü öyle bi çığlık atar ki bayılırsın. Bayılmamak için kulaklık takarsın kulağına öyle değiştirirsin saksısını.

Komik mi ? Niye gülüyorsun? Ben böyle şeylerden heyecanlanıyorum işte. Gerçek olmayan..

Aklınızdan geçti biliyorum. Sen kesin Alice In Wonderland' i de seviyorsundur diyorsunuz içinizden. Taammmmm üstüne bastınız ayağınızı kaldırın zira tavşanın canı acıyabilir. Benim en sevdiğim çizgifilm karakteriydi Alice. Hatta çoğu zaman Alice diildi o, bendim. Ben gittim iksirler içtim büyüdüm, kurabiyeler yedim küçüldüm. Yapma dedilerse de merak ettim yaptım. Kraliçeye kafa tuttum beni saraydan atmasına aldırmadan.

Ve şimdi sevgili Tim Burton'ı bekliyorum. Hayalime hayal katması için. Çok değil mart ayında O'nun gözüyle izliycem kendimi. Ve burda da heyecanımı paylaşıcam izledikten sonra.

Ha şimdi bi dakka sen bugün hangi filmiz izlemek istedin peki? diye sorarsanız eğer. Garip ama 'Babam ve Oğlum' geçti içimden bugün. Ama izlemiycem.

Hayal gücünüz bol olsun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhum işte bu benim kuralım dedi

'Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?'' diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli

Ruhum bu hikayeyi çok beğendi

Bir abdal bir şehre gelmiş. Buranın halkı yabancılara hiç güvenmezmiş. ' Defol !' diye bağırmışlar dervişe. ' Hiçbirimiz seni tanımıyoruz!'
Derviş sükunetle cevap vermiş. ' Ben kendimi tanıyorum ya, önemli olan o. İnan olsun, şayet öbür türlü olsaydı, yani siz beni bilseydiniz ama ben kendmi bilmeseydim, çok daha fena olurdu.'

Ruhuma göre aşk..

  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir
  • madden yaninda olmasa da, manen yaninda oldugunu hissettirmesidir
  • bitince selaleden baktiginda sonunu goremedigin bi yukseklik, yuzune carpan sudur
  • sarilmanin en anlamli oldugu andir
  • koynunda uyutmaktir
  • hayatı kolayca zorlaştırmaktır
  • canını acıtacak bişeyler bulabilmektir
  • saatlerce ağlamaktır
  • sabaha kadar gözünü kırpmadan tek bi noktaya bakmaktır
  • 'O'nunla hayallerinin ortak olmama ihtimalinden korkmaktır
  • elinde olmadan söylediği her kelimeyi hafızana kazımaktır
  • bazen kendine inanamamaktır
  • sonsuz mutluluk ve huzur hissidir
  • biçok şey olumsuz gitse bile O'nun hayatımda olduğunu hissetmenin herşeyi bi anda olumlu göstermesidir
  • hergün yeni bi 'sen'e uyanmaktır
  • farkında olmadan gelecek planlarını ona göre hazırlamaktır
  • hiç düşünmeden onunla herşeyi yapabilecek gücü kendinde bulmaktır
  • karsisinda butun duvarlarini yikip, butun zirhlarini cikarip cirilciplak kalabilmektir